Sülüs – Nesih Levha

Şeyh Hamdullah

Buhara’dan Amasya’ya göç etmiş Sarıkadızâdeler ailesinden, Sühreverdiyye şeyhi Mustafa Dede’nin oğlu olarak Eslem Hatun Mahallesi’nde doğdu. Veladet tarihi hakkında H. 830 ile 840 yıllarına uzanan tarihler ileri sürülürse de, kesin bir bilgi yoktur. Hatib Kasım Efendi’den dinî ve edebî ilimleri, Hayreddin Mar‘aşî’den de aklâm-ı sitteyi meşkederek icâzet aldı. Ayrıca babasından tekmil-i sülûk ile Halvetiyye ve Zeyniyye’den hilâfet aldı.
Amasya’ya sancakbeyi tayin edilen Şehzade Bayezid’in muhabbetini kazandı. Kendisine yazıdan icâzet verdiği şehzadenin arzusuyla bazı kitablar istinsah etti. Şehzade Bayezid’in cülusundan sonra ailesiyle birlikte İstanbul’a giden Şeyh Hamdullah, saray kâtiblerinin ve müstahdeminin hüsn-i hat talimine memur edildi. Ayrıca mushaf-ı şerif yazması için Harem Dairesi civarında ve Edirne Sarayı’nda bir meşkhâne, arpalık olarak da Üsküdar’da iki köy tahsis edildiği gibi, bir köyün geliri de mührezenlerine verildi. H. 927/M. 1520 senesinde Kanûnî Sultan Süleyman’ın cülusundan birkaç ay sonra vefat etti

Kalem ve Muhtelif Osmanlı Kalemtraş

Bir adedi Osmanlıca “Şâfi” usta damgalı, çelik uçlu kalemtıraşlardan birinin vidalı sapı çelik, üzeri altın kakma tekniğiyle stilize selvi motifli olup, içinde ufak bir kalemtıraşı daha mevcuttur. Diğer iki kalemtıraşın sapları kemik olup, bir adedi mercan mührelidir. 19. yüzyıl

Tarih-i Cevdet

Sülüs Hurufat Meşki

Hafız Osman (1052-1110)

Haseki Sultân Cami müezzini Alî Efendi’nin oğludur, H. 1052/M. 1642 yılında İstanbul’da doğmuştur. Çocuk yaşta Köprülüzâde Fâzıl Mustafa Paşa’nın himayesine girerek fevkalade bir eğitim aldı. Bir yandan da Büyük Derviş Ali’den aklâm-ı sitte dersleri alıyordu. Daha sonra hocasının tavsiyesi ile tilmizlerinden Suyolcuzade Mustafa Eyyubi Efendi’ye devam ederek, H. 1070/M. 1659 yılında, henüz onsekiz yaşında olduğu halde icâzet aldı. 

Bundan sonraki hayatını tamamen yazıya hasreden Hafız Osman, kısa zamanda yazıda kudret kazanmakla beraber, Nefeszade Seyyid İsmail Efendi’den Şeyh tarzı aklam-ı sitteyi yeni baştan meşketmeye başladı. Bu arada Şeyh Hamdullah’ın eserlerini tedkîk ediyor, üslûbunun inceliklerini kavramaya çalışıyordu. Nihayet Şeyh Hamdullah’ı taklîden yazdığı Kur’an-ı Kerim ile rüşdünü ispat ederek, “fenâ fî’ş-şeyh”(Şeyh gibi olmak) seviyesine erişti.

Bu arada Sünbülî Târikatı meşâyihinden Seyyid Alâ’eddin Efendi’ye intisâb ve tekmil-i süluk etmiş olan Hafız Osman, 1672 yılında Sünbülî Târikatı’nın hankahını ziyâret etmek üzere Kahire’ye yaptığı seyahatte, kendine mahsus şiveyi oluşturmaya başladı. 1676 yılında da Hac farîzasını ifâ etmek üzere Hicâz’a yapmış olduğu seyahât ise sanatı açısından dönüm noktası oldu.

Buradaki intibalarıyla aklâm-ı sittede yeni bir yol ortaya çıkaran Hâfız Osman, son derece hürmet ettiği hocası Nefeszâde Seyyid İsmâil Efendi’nin 1679 yılındaki vefâtına kadar bekledi. Ancak bundan sonra, Şeyh Hamdullah’ın yazısındaki Yâkut tesirini nisbeten ortadan kaldıran, harflerin gövde ve duruşlarını son derece sade bir hale getiren yeni tarzı ile yazı yazmaya başladı.

Başlarda tenkit edilmekle beraber kısa zamanda benimsenen, günümüzde de  hat sanatında takib edilen yeni üslûbu ile şöhret kazanan Hâfız Osman, 1694 yılının sonlarında Sultan 2. Mustafa’nın hüsn-i hat muallimliğine tayin edilir. Sohbetlerine ihrâm tarzı bir esvâb ile iştirâk eden hocasına, yazı yazarken hokkasını tutacak kadar saygı gösteren Sultan Mustafa, bu vazifesi karşılığında kendisine mükafat olarak Filibe Kadılığı’nı da – bir rivâyete göre Diyarbakır – ihsân buyurur.

Ömrü boyunca basit bir derviş gibi yaşayıp süs ve gösterişten uzak duran Hâfız Osman, son zamanlarında felç illetinden muzdarip olduğu için çok sevdiği sanatından uzak kalmış ve nihâyet 3 Aralık 1698 tarihinde vefât etmiştir. Ömrü boyunca devam ettiği Sünbül Efendi Dergâhı’nda kılınan cenaze namazını müteakib dergâhın hazîresine defnedilmiş ve mezartaşına, Ağakapılı İsmail Efendi’nin yazdığı kitâbe hakkedilmiştir.       

Sülüs Besmele

Hafız Mehmet Vehbi Efendi, 1881´de İstanbul´da doğdu, Pertevniyal Valide Sultan Kütüphanesi hafızı Hattat Osman Nuri Efendi´nin oğludur. Babasından sülüs, nesih; Sami ve Hulusi Efendi´den Talik öğrendi ve icazet aldı. 1953´de vefat etti.