


âsar-ı atîk / koleksiyonart
Mühür; sert maddelerin üzerine kazınmış imza yerine geçen yazı, arma veya damgalarla, bunların baskısı anlamına gelir. Tarih boyunca Mezopotamya, Mısır, İran ve Anadolu’da kullanılan mühürler; başta altın olmak üzere gümüş, pirinç, demir, bronz gibi madenler veya zümrüt, ametist, akik, firuze, necef, Yemen taşı, kantaşı, inci gibi kıymetli taşlar üzerine kazılmıştır. Basıldığında düzgün çıkması için mühürlerin üzerindeki yazılar ters kazınır; is veya mürekkebe basılarak kullanılırdı. Mühürlere isim, görev adı, Kuran-ı Kerim ayetleri veya beyitler; ayrıca süslemek için de çiçek ve sarmaşıklar kazınırdı. Bir santimetrekarelik alana 8–10 kelimenin istif edildiği mühürler mevcuttur. Mühürcülük Osmanlı’da başlı başına bir sanat olarak kabul edilmiştir. Mühür ustaları; sülüs, ta’lîk, nesih, rik’a, reyhanî gibi yazı çeşitlerinden bir ya da birkaçında ustalık kazanmak zorundaydı. Ayrıca yazıların sert bir malzeme üzerine estetik bir düzenle, ters ve ancak okunabilecek büyüklükte kazınması büyük maharet, sabır ve dikkat gerektiren zor bir işti. Bu yüzden mühür ustaları mührün bir kenarına ince bir yazıyla kendi adlarını kazırlardı. Mühür kazma işine hakkâklik; bu işi yapana da hakkâk, mühür kesen gibi isimler verilirdi. Osmanlı toplumunda hakkâklik itibarlı bir meslek olarak kabul edilirdi. Zira bu mesleği icra edenler hem kabiliyetli, sanatkâr insanlar hem de asla sahtekârlık yapmayan, güvenilir insanlardı. Ayrıca resmî veya özel bütün işlerde mühür kullanılması, mührün sosyal hayattaki önemi, padişahların bu sanatı himaye etmeleri, hatta II. Mahmut gibi bazı sultanların bizzat mühür kazımaları mesleğin itibarını artırmıştır. Mühürler; mühr-i hümâyûn, şahsî mühürler, vakıf mühürleri ve resmî mühürler gibi kullanım amacına ve kullanan şahsa göre tasnif edilir. Yapıldığı malzeme, sanat değeri açısından da mühürler farklılık gösterir. Örneğin, padişahların biri zümrüt, üçü altın olmak üzere dört mührü olurdu. Mühürler genellikle şekilce birbirine benzer. Ancak mühr-i hümâyûnlar küçük beyzî (oval), daire, kare veya köşeleri kesik kare (sekizgen); vezir, beylerbeyi gibi üst düzey yöneticilerin mührü beyzî veya yuvarlaktır.
,