Ebru; Üçlü Papatya

Mustafa Düzgünman, 27*42 cm

Azîz Mahmud Hüdâyî Camii imâmı Sâ’im Efendi’nin oğlu olarak 9 Şubat 1920’de Üsküdar Sultantepesi’nde doğdu. İlk mektebi bitirdikten sonra babasının Üsküdar çarşısındaki aktar dükkânında çalışmaya başladı. Dönemin önde gelen hattat ve mûsıkîşinâslarının uğrak yeri olan bu dükkândaki tecrübeleri, içindeki san‘at aşkının alevlenmesini sağladı.

Nitekim bunu farkeden annesinin dayısı Necmeddîn Okyay’ın teşvîkiyle 1938’de Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Türk Tezyînî Sanatları Bölümü’ne kaydoldu. Burada Necmeddîn Okyay’dan eski tarz cild ve ebrû san‘atlarının inceliklerini öğrendi. Kabiliyeti ile kısa zamanda dikkati çekmesine rağmen, savaş döneminin ağır şartları sebebiyle okulu bırakıp tekrar baba mesleği aktarlığa döndü.

Babasının 1953’teki vefâtında uhdesindeki Azîz Mahmud Hüdâyî Dergâhı’da türbedârlık hizmetine ta’yin edilen Mustafa Düzgünman, 1979’a kadar yirmi altı yıl hizmete devam ettiği gibi vefâtına kadar da esnâflık yaptı. Ayrıca Azîz Mahmud Hüdâyî Cami’nde uzun yıllar cuma kameti okudu. Ramazân’larda terâvih namazı aralarında okunan ilâhîleri icrâ ederdi. Bir Çarşamba gününe tesâdüf eden 12 Eylül 1990 tarihinde vefât ederek Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi. (ketebe.org)

Dîvânu Lugâti’-Türk

514 Sayfa, 26*18 cm, Türkiye, Tıpkı Basım, 2018

Dîvânu Lugâti’-Türk, Türkçe madde başlı, Arapça açıklamalı, kapsamlı bir sözlük olarak değerlendirilse de yalnızca bir sözlük değildir. Türkçenin XI. yüzyıldaki dil hususiyetlerini belirtmesi bakımından ses ve yapı bilgisine ışık tutan bir dil bilgisi kitabı, Türk dünyasının kelime dağarcığını içeren sözlük, kişi, boy ve yer adları kaynağı, halk bilimi ve halk edebiyatı seçkisi, tarihe ışık tutan bir kitap, coğrafya ve kavimler bilgisi dallarında bir bilgi dağarcığı, çağın cemiyet yapısını, siyasi ve iktisadi çehresini tanıtması bakımından içtimaiyat ve iktisat dergisi, kâinat anlayışını yansıtan bir kitap, dönemin tıbbı ve tedavi yöntemlerinden bilgi veren bir kaynak, kısaca değindiği her konuda Türkçenin en eski bilgiliği olması dolayısıyla ilkliğini korumaktadır. Eserin Millet Yazma Eser Kütüphanesi Ali Emîrî Arabi, No. 4189’da kayıtlı bilinen tek nüshasının tıpkıbasımı, inceleme yazısı ile birlikte okuyucuya sunulmuştur.

Ahmed Karahisarî Mushaf-ı Şerifi

Türkiye, Tıpkı Basım, 2009

Türkler hat sanatını tekâmül zirvesine çıkarmışlardır. Türkler’in yazı sanatındaki bu başarısı “Kur’an  Mekke’de indi, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı” sözünü dedirtmiştir. Hat sanatının zirve eserlerinden birisi Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile Hattat Ahmet Karahisari tarafından yazılmaya başlanan Kur’an-ı Kerim’dir. Karahisarî  “Mushaf-ı Şerifi” 16. yüzyılın hatta Osmanlı medeniyetinin en büyük şaheserlerinden birisi olarak kabul edilir. Orijinali 61.5 x 42.5 santimetre boyutunda olan eserin 220 yaprağı 1554-1555 yılları arasında Ahmet Karahisari tarafından, sanatçının ölümü üzerine kalan 80 yaprağı ise 1584-1587 yılları arasında Sultan III.Murad’ın himayesinde Hattat Ahmet Karahisari’nin manevi evladı Hattat Hasan Çelebi tarafından yazılmıştır.

Süslemeleri ve cildi ise 1584-1596 yılları arasında nakkaşlar tarafından tamamlanmıştır. Kanuni Sultan Süleyman, III. Murat ve III. Mehmet olmak üzere 3 padişah döneminde yazılabilen Osmanlı dünyasının en güzel ve en büyük Kur’an-ı Kerim’inde nakkaşlar, müzehhipler ve ciltçiler tüm hünerlerini ortaya koyarak bu şaheseri ortaya koymuşlardır. Ahmet Karahisari Mushaf-ı Şerifi  Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Hırka-i Saadet kitapları arasında 5 numara ile kayıtlı bulunmaktadır.

Bu şaheserin ilk  tıpkı basımı 1981 yılında İtalya’da yapılmıştır.  Kültür ve Turizm  Bakanlığı tarafından kuşe kağıda 40 X 55 santimetre boyutunda iki defa tıpkıbasımı yapılan eserin son olarak 2009 yılında Üçüncü Baskısı yapılmıştır. 

Hasan Rıza Hattı Mushaf-ı Şerifi Tıpkı Basım

756 sayfa. 52×35 cm, Türkiye, Tıpkı Basım, 2018

Sultan V. Mehmed Reşad’ın Osmanlı tahtına geçtikten sonra türbesinde tilavet edilmek üzere büyük boy olarak yazdırılan Kur’ân-ı Kerîm, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde korunan Hasan Rızâ Hattı Mushaf-ı Şerîf‘in orijinal ebadında ve hakiki deri ciltli tıpkıbasımıdır.
Sülüs, celî ve ta‘lik hatlarıyla yazdığı pek çok eserle tanınan ve özellikle Osmanlı dönemi yazma eserlerinde sıklıkla kullanılan nesih yazı stilinin en güzel örneklerini veren Hattat Hasan Rızâ Efendi’nin asırlık Mushaf-ı Şerîf’inin tıpkıbasım çalışmaları daha önce hiç denenmemiş tekniklerle yapılmıştır.
Görüntüleme, baskı öncesi hazırlık ve baskı süreçleri iki yıllık titiz bir çalışmayla tamamlanan Hasan Rızâ hattı Mushaf-ı Şerîf’in tıpkıbasımında, eserin bugünkü halini en uygun biçimde yansıtmak amaçlanmıştır. Bu kapsamda, tamamıyla sabit renkler kullanmak yerine, eserde uzun yıllar içinde meydana gelen yıpranmaların ve deformasyonların tezyinat ve sayfa zeminlerinde neden olduğu renk geçişlerini, çeşitli leke ve izleri aslına en uygun biçimde yansıtabilmeyi mümkün kılan özel bir baskı yöntemi (multicolor tekniği) benimsenmiş, böylece daha geniş bir renk spektrumunda renk ayrımı gerçekleştirilmiştir. Kapaktaki muhtelif doku ve renk değişikliklerinin de aynıyla yansıtılması hedeflenmiş, buna en uygun malzeme ve baskı tekniklerinden yararlanılmıştır. Ayrıca kapak baskısında klasik ciltleme usulünde kâtı‘ olarak bilinen yöntem kullanılmış, böylece kapak tezyinatındaki kademeler eserin aslına en uygun biçimde yansıtılabilmiştir.